KASABA POLİTİKASI VE BÜYÜKŞEHİR..

2013 yılı Ordu ilinin nüfusunun açıklanmasından sonra yeniden başlayan ‘büyükşehir’ tartışmaları gündemini koruyor. Son olarak Giresun ve Ordu illerinin birleşerek büyükşehir olması yönünde Ordu ve Giresun AK Parti milletvekillerinin öncülüğünde, 103 AK Parti milletvekilinin imzasıyla iki ilin birleştirilmesi ve tek bir şehir kurulması yönünde tasarı hazırlanmıştı. Her iki ilde büyük bir tepki ile karşılandığı ortamda son noktayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan koydu ve birleşmeye karşı olduğunu söyledi.
Başbakan’ın partisinin Karadeniz Bölgesi’ndeki milletvekilleriyle yaptığı istişare ve değerlendirme toplantısında Ordu-Giresun’un birleşerek büyükşehir olması konusu gündeme gelmiş, AK Parti Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli’nin bu konudaki talebini Erdoğan, “Bırakalım bu kasaba politikalarını” diye geri çevirmiş oldu.
Asıl mesele her ne kadar Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat “Ben de imza attım” demiş olsa bile bu tasarı için imza atan her iki ilin diğer milletvekilleri kimlerdir, ben dahil bütün kamuoyu merak etmektedir. Bu tartışmaların içinde açıkçası büyükşehir tartışmalarının gölgesinde asıl konu göz ardı edilmiştir.
Şimdilerde konuşulan, tartışılan büyükşehir projesi aslında yeni rant alanları açmanın adıdır. Büyükşehir projesinin halkın yönetime katılımı ve hizmetleri daha kapsayıcı ve düzenli almanın kolaylığı olarak söylense de bu iddia gerçek dışıdır.
Ordu’nun nüfus artışının sanal taşıma ile kağıt üzerinde oluşturulmasını gerçekte Ordu ili ve ilçelerinin vermiş olduğu göç rakamlarına bakıldığında net görmek mümkündür. AK Parti iktidarının sermayeye sağlamak istediği yeni olanakları, halkın çıkarına bir girişimmiş gibi gösterip allayıp pullayıp ortaya atmayı alışkanlık haline getirdiği ülkemizde büyükşehir belediye projesi iddiası da bunlardan biridir. Ya da kafalarda oluşturulmak istenen başkanlık sisteminin altyapısıdır.
Köyleri şehir kapsamına alarak halkın yönetime katılımını sağlamaya çalışmak, demokratik ülke yaratmak isteniyorsa amaç, halkın köy konumundayken de yönetime katılma hakkı verilebilir olmasıdır. Önemli olan, halkın yönetime katılma ve denetleme olanaklarının yaratılmasıdır. Amaçlanan ve istenilen şu anki konuma göre köylünün suyu ücretsiz, elektriği şehre göre daha ucuz, yollarının ve diğer hizmetlerin özel idareler tarafından karşılanıyor olması. Köyünde ev yaparken masrafı daha az olmakta. Arazi vergileri düşük. Büyükşehir kapsamına geçtiğinde ise; su paralı hale gelecek. Elektrik pahalanacak…
Yollar ve diğer hizmetler belediye tarafından yapılacak ve bu hizmetler için şu an şehirde ödenen yol ve kaldırım payını ödemek zorunda kalacaklar.
Büyükşehir için beş yıl hizmet karşılığı para alınmayacak. Belediyeler beş yıl hizmet götüremeyecek zaten! Büyükşehir ile el değmemiş araziler piyasaya açılarak talan edilecek. Özellikle ilimizin yeşilliği yok edilmiş olacak.
Her ne kadar son günlerde Ordu’da nüfus artış bereketi gözükse de aslında bu yükselişin çok dikkat çekici olması manidardır. Sanki Ordu’da bu zamana kadar yaşanan göçün durmuş, geri dönüşler başlamış olmasının yanında işsizliğin, yoksulluğun hızla büyüdüğü ilimizde nüfus artışı gerçekten ilgi çekici olmuştur. Açıkçası politik bir artıştan ileri bir şey değildir. Eğer bunlar demokrasi ve hizmet içinse ve günümüzde her şeyin paralı hale geldiği, satılacak bir şeyin kalmadığı küresel sermayeye yeni pazarlar açma girişiminin de adının demokrasi ve hizmet aşkı olarak koyulması ise valla hayaldi, o da gerçek oluverdi. Ne diyelim?

http://www.karadenizgazete.com.tr/?menu=3.3.0.0&Kyid=1412

Leave a Comment