Doldurmadan yeşil!

Doldurmadan yeşil!

Ordu; yeşiliyle, mavisiyle Karadeniz’in son yıllardaki parlayan incisi… Yaylasıyla, havasıyla ve sahiliyle…

Ancak bu güzel doğayı bozmak için bir çaba var ki; herkes ‘turizm veya halka hizmet’ adı altında doğayı katletmek için sıraya girmiş, bazı çevreler açmış ağzını bekliyor.

Kanaatim şudur ki; Halka en güzel hizmet yeşili, doğayı, çevreye korumakla olur. Biliyorsunuz ki, birçok iller geçmiş dönemlerde yaşanan doğa katliamlarının pişmanlığını yaşıyor. Son günlerde ise devlet büyüklerimizin son günlerde yaptığı açıklamalar da bu konuya yaptıkları açıklamalarla ortadadır kanıtları.

Bu açıklamalardan bir örnek verecek olursak da “Bizler çoğu zaman elimizdekinin kıymetini ancak onu kaybedince anlıyoruz. Ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz her biri başlı başına bir hazine olan emsalsiz değerlerin hakkını yeterince veremiyoruz. Bunun en bariz görüldüğü alanların başında şehirleşme ve mimari geliyor” sözleridir.

*

Ordu, yıllar önce sahilini bozdurmamak için sokağa çıkmıştı, on binlerce kişi bugünkü Karadeniz Sahil Yolu’nun geçtiği güzergahın sahili katletmemesine karşı durmuştu.

O gün Ordu’nun sahilini bozdurmayan insanlar, geleceğe çok güzel bir eser bırakmıştı. O yolun verdiği zararı Giresun ve Trabzon sahillerine baktığımızda görüyoruz. Fakat şu anda baktığımızda sahilimiz doldurularak doğal güzelliği yok edilmeye çalışılıyor. ‘Yeşil’ adı altında denizi doldurarak, halka hizmet yapılmaya çalışılıyor.

Beyler, bence kendimizi kandırmayalım. Ordu, yeşil alan yoksunu bir yer değil. (Yeşil alanları betonlarla doldurmayı bırakırsanız) Bu nedenle çeşitli bahanelerle sahili ‘rant’ kapısına çevirmeye gerek yok.

Belki kremdiniz kandırırsınız lakin bizi değil. Bu türlü doldurmayla elde edilen yeşil alanlar, her zaman birilerine ticari alanlar olarak peşkeş çekilmiştir. Bunun örnekleri çok. Diyorum ki; artık doğayı rahat bıraksak…

*

Son günlerde bu konularla ilgili devlet büyüklerimizinin yaptıkları konuşmalara kulak vermenizde fayda var.

Anlamadıysanız bir daha izleyin ya da okuyun bu açıklamadan anladık ki; son pişmanlık fayda etmiyormuş. Kaybedilenler geri getirilemiyormuş. Ondan ki sizler de ilerleyen yıllarda bu şehre yaptıklarınızdan bir pişmanlık duymayınız derim. Elmanın yarısını denize atan Temel’i “Doğanın dengesini bozuyorsun” diye dövmüşler.

Temel de “Ben ne Doğan’ı tanırım, ne de yengesini” diye ağlamış. Biz de öyle doğadan, dengeden filan haberimiz yok. Topçu ve popçuları ise ezbere bilen çok!

Leave a Comment